Arama
Arama
En son konular
En son konular
TEVBE VE KANDİL
1 sayfadaki 1 sayfası
TEVBE VE KANDİL
Hayat akıp giden nehir misali.
Rahmet damlası gökten düşmüş ve eninde sonunda dere,çay,nehir yollarından geçip denize kavuşacak.
Kimi dere olacak orda kalacak, kimi de nehir olacak ama denize varamadan kuruyup kalacak veya bir gölde yolculuğu son bulacak.
Yani sözün kısası her damla nehir olgunluğuna varıp denize kavuşamıyor.
Manevi iklimlerde yeşermek çok önemli.
Kişiye sunulan fırsatları iyi kullanmak, değerini bilmek işte bu tevbe mekanizmasını anlamak gerek.
Dil ile kuru kuru bir riyakarca tevbeden bahsetmiyorum ben.
Gönül-akıl tevbesinden bahsediyorum.
Sadece dil değil uygulama ile yapılan, hatanın düzeltilmesi, zararın giderilmesi açısından yapılan tevbeden bahsediyorum.
Örneğin,
120 km hızla giden bir arabadan giderken atılan sigara izmaritini düşünün.Bu hayat yolunda yapılan bir hatadır.Arabayla yola devam eder gidersiniz.Arkanıza bile bakmadan.Ama sigara izmariti yapacağını yapar ve kuru otları tutuşturur.Sonra ormanı yakmaya başlar.Ağaçlar,kuşlar,hayvanlar….
Siz sigara izmaritini attığınız yerden 50-100 km uzaklaşmışsınızdır ve aynadan yükselen kapkara dumanları görürsünüz.Suçlu kendiniz olduğunuzu dahi çok zaman düşünmezsiniz ve <<tüh yine bir şerefsiz yakmış güzelim ormanı >> dersiniz.
Veya bir kişi yanınızda oturuyorsa size suçunuzu hatırlatırsa aklınız başınıza gelir gibi olur ama olan olmuştur.Geri dönüp o yangını söndürmek artık imkansızdır.Onlarca itfaiye ve uçak o yangınla cebelleşir durur.
İşte insan hayatında öyle hatalar-günahlar vardır ki, normalde telafisi imkansızdır.Geri dönüp o yangını söndüremezsiniz ve o ormanı belki 70 yılda bile yetiştiremezsiniz.Bir sigara izmariti bir söze benzer.Bazı sözler vardır ki, ağaç yakar hatta ormanı yakar.
İşte bu hatalarımız günahlarımız, bize sunulan büyük fırsatlar olan kandillerde telafi imkanı verir bize.Eğer fark etmişsek tabiî ki.Orman yakmışsak yerine bir orman, sadece bir ağaç yakmışsak yerine bir ağaç, sadece bir ağacın dalını budağını kırmışsak kırdığımız dallar tutarı hatalarımızı ancak kandillerde telafi edebiliriz.
Ama bunları fark etmemiz için önce arabada aynaya bakmalı ve geçmişimizi görmeliyiz.Hatalarımızı görmeden asla onları telafi edemeyiz.Kuru kuru dil tevbeleriyle kendimizi aldatır dururuz.
Aynaya bakalım yaktığımız ağaçları, onmanı görelim ve bu mübarek kandillerde samimi bir şekilde o yıktığımız gönülleri memnun edelim, o kişilerden özür dileyelim, verdiğimiz zararı tazmin edelim.Yanmış gönüllere yeni güven fideleri dikelim.Sevgi tohumları yeşertelim.
Gelin bu KADİR GECESİNDE aynaya bir bakalım, geçmişi bir düşünelim.
25.09.2008
UĞUR ÖZALTIN
Rahmet damlası gökten düşmüş ve eninde sonunda dere,çay,nehir yollarından geçip denize kavuşacak.
Kimi dere olacak orda kalacak, kimi de nehir olacak ama denize varamadan kuruyup kalacak veya bir gölde yolculuğu son bulacak.
Yani sözün kısası her damla nehir olgunluğuna varıp denize kavuşamıyor.
Manevi iklimlerde yeşermek çok önemli.
Kişiye sunulan fırsatları iyi kullanmak, değerini bilmek işte bu tevbe mekanizmasını anlamak gerek.
Dil ile kuru kuru bir riyakarca tevbeden bahsetmiyorum ben.
Gönül-akıl tevbesinden bahsediyorum.
Sadece dil değil uygulama ile yapılan, hatanın düzeltilmesi, zararın giderilmesi açısından yapılan tevbeden bahsediyorum.
Örneğin,
120 km hızla giden bir arabadan giderken atılan sigara izmaritini düşünün.Bu hayat yolunda yapılan bir hatadır.Arabayla yola devam eder gidersiniz.Arkanıza bile bakmadan.Ama sigara izmariti yapacağını yapar ve kuru otları tutuşturur.Sonra ormanı yakmaya başlar.Ağaçlar,kuşlar,hayvanlar….
Siz sigara izmaritini attığınız yerden 50-100 km uzaklaşmışsınızdır ve aynadan yükselen kapkara dumanları görürsünüz.Suçlu kendiniz olduğunuzu dahi çok zaman düşünmezsiniz ve <<tüh yine bir şerefsiz yakmış güzelim ormanı >> dersiniz.
Veya bir kişi yanınızda oturuyorsa size suçunuzu hatırlatırsa aklınız başınıza gelir gibi olur ama olan olmuştur.Geri dönüp o yangını söndürmek artık imkansızdır.Onlarca itfaiye ve uçak o yangınla cebelleşir durur.
İşte insan hayatında öyle hatalar-günahlar vardır ki, normalde telafisi imkansızdır.Geri dönüp o yangını söndüremezsiniz ve o ormanı belki 70 yılda bile yetiştiremezsiniz.Bir sigara izmariti bir söze benzer.Bazı sözler vardır ki, ağaç yakar hatta ormanı yakar.
İşte bu hatalarımız günahlarımız, bize sunulan büyük fırsatlar olan kandillerde telafi imkanı verir bize.Eğer fark etmişsek tabiî ki.Orman yakmışsak yerine bir orman, sadece bir ağaç yakmışsak yerine bir ağaç, sadece bir ağacın dalını budağını kırmışsak kırdığımız dallar tutarı hatalarımızı ancak kandillerde telafi edebiliriz.
Ama bunları fark etmemiz için önce arabada aynaya bakmalı ve geçmişimizi görmeliyiz.Hatalarımızı görmeden asla onları telafi edemeyiz.Kuru kuru dil tevbeleriyle kendimizi aldatır dururuz.
Aynaya bakalım yaktığımız ağaçları, onmanı görelim ve bu mübarek kandillerde samimi bir şekilde o yıktığımız gönülleri memnun edelim, o kişilerden özür dileyelim, verdiğimiz zararı tazmin edelim.Yanmış gönüllere yeni güven fideleri dikelim.Sevgi tohumları yeşertelim.
Gelin bu KADİR GECESİNDE aynaya bir bakalım, geçmişi bir düşünelim.
25.09.2008
UĞUR ÖZALTIN
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Paz Ağus. 19, 2012 2:17 pm tarafından Admin
» NEDEN ÇOK ÜZGÜNÜM
Perş. Haz. 07, 2012 4:17 pm tarafından Admin
» KATİLLİK NERDE BAŞLAR
Ptsi Haz. 04, 2012 4:24 pm tarafından Admin
» SOR SORUYU
Salı Mayıs 29, 2012 12:20 pm tarafından Admin
» ÜSTÜN DÖKMEN DÖKTÜRDÜ
Çarş. Mayıs 16, 2012 11:50 am tarafından Admin
» PARA ZAAFI
Ptsi Mayıs 14, 2012 5:50 pm tarafından Admin
» KUL HAKKI
Perş. Mayıs 10, 2012 2:49 pm tarafından Admin
» DECCAL CENNETİNİ İSTEMİYORUM
Cuma Mayıs 04, 2012 2:06 pm tarafından Admin
» OKUMAK ÇÖZMEKTİR
Perş. Mayıs 03, 2012 12:34 pm tarafından Admin