Arama
Arama
En son konular
En son konular
YALNIZ BİR KADIN
1 sayfadaki 1 sayfası
YALNIZ BİR KADIN
İlk gençlik yıllarımda çok sevdiğim şarkıcı Erol Evgin’in bir şarkısı hala belleğimde çalkalanıp durmaktadır:
“Neler çektiğimi bir de bana sor”(Yanlış hatırlamadıysam tabi)
Gurbette kadın olmak!Başlı başına handikap!Hele de yalnızsan benım gibi!
Yalnızlığı “kaderimdir” diye kabullenip sineye çekmediğin halde;bir takım talihsiz,hesapta olmayan menfi olaylardan sonra düştüğün yalnızlık girdabında; boğulmamak,hayatta kalabilmek için bütün gücünle çırpındığın halde sürekli b…k çukuruna batıyorsan;vah ki,vah!..
Karabasanlar etrafını sarar,her zaman,her an,her saniye.Kaçıp kurtulamazsın.Paçandan yakalamak için adeta yarış halinde kan ter içinde kalırlar.Yeter ki çaresiz,zavallı gördükleri avlarını bir ellerine geçirsinler…İşte o zaman kendileri için her şey düğün bayram.
Ey insanlık! Niye uyuyorsunuz? Gözlerinizi neden bağnazlık perdesi ile sıkı sıkıya kapattınız.Yazıklar olsun sizin insanlığınıza!
Zavallı bir kadını koruyamayacak kadar naçar mısınız?
Ama öyle olsun! O kadın yalnız da olsa aslan gibi korkusuz bir yüreğe sahip.Küllerinden nasıl tekrar doğduysa; yaşamak içinde kendisine sağlıklı bir yön bulacaktır.
Geceleri heyulalar içerinde cebelleşirsin! Fırlarsın yatağından. Bir de bakarsın ki yalnızsın! Hani, yıllarca aynı yatağı paylaştığın hayat arkadaşın nerede?Kaç yıl oldu,unuttun bile talihsiz kazada seni nasıl yalnız bıraktığını! Kolların boş kalır,her uyanışında ve her yatışında. Hoyrat ve yabanıl kollar seni sarmalamak istese de sen inadına ilk göz ağrının sıcaklığının hasretini çekersin!
Fırlarsın yataktan, odaların içerisinde cirit atarsın, deliler gibi gecenin bilmem kaçıncı saatinde. Çan sesleri etrafa yayılır!Her gong! deyişinde bir zaman dilimini çağrıştırsa da gölge düşer, özlemini çektiğin ezan sesinin içinde yarattığı zenginliğe!
Odaların karanlığında yer bitirirsin kendini. Perdeyi yırtarcasına açarsın!Gökyüzünde ışıldayan yıldızlardan medet umarsın.Bir kuyruklu yıldız kayıp gider gecenin kör karanlığına.İşte o zaman için ürpermeyle yanıp tutuşur! “Bu kuyruklu yıldız, yoksa ben miyim? diye sızlanırsın.Korkuların kabarır,yenemezsin içindeki öfkeyi.
Ah ki Ah! Yaban ellerde kadın olmak öyle zor ki, dostum! Hele de benim gibi yalnız ve dul bir kadınsan!
Özlemini çektiğin halde sıcacık ve güçlü bir elin seni kavramasını asla bulamazsın!
Kaçıp gitmek istersin buralardan. Çocukluğunun geçtiği İstanbul’un varoşlarında bıraktığın aşkının hayalini hayal meyal anımsarsın.Her şey mazide kalmıştır artık.
Senin için her yol dikenlidir.
Varsın olsun! Bu yollardan azimle geçmeye karar verdikten sonra bu dikenler, sana güller olarak gülümseyeceklerini ,sakın unutma.
Yine de gurbet ellerde “yalnız bir kadın olmak çok zor be dostum!”
Yalnız, sokaklarda dolaştıkça Erol Evgin’in unutamadığım o muhteşem şarkısı dudaklarımdan hiç düşmez:
“Nerden aklıma esti kimbilir
Gezdim dün gece şehri şöyle bir
Herkes evinde kendi halinde
Her yerde huzur, her yerde neşe
Bir ben uykusuz,bir ben huzursuz
Bir ben huzursuz,bir ben sensiz
Gel sen ne çektiğimi bir de bana sor
Nerde nasıl yaşarım bir de bana sor
Evlerin ışıkları bir bir yanarken
Bendeki karanlığı gel de bana sor”
“Neler çektiğimi bir de bana sor”(Yanlış hatırlamadıysam tabi)
Gurbette kadın olmak!Başlı başına handikap!Hele de yalnızsan benım gibi!
Yalnızlığı “kaderimdir” diye kabullenip sineye çekmediğin halde;bir takım talihsiz,hesapta olmayan menfi olaylardan sonra düştüğün yalnızlık girdabında; boğulmamak,hayatta kalabilmek için bütün gücünle çırpındığın halde sürekli b…k çukuruna batıyorsan;vah ki,vah!..
Karabasanlar etrafını sarar,her zaman,her an,her saniye.Kaçıp kurtulamazsın.Paçandan yakalamak için adeta yarış halinde kan ter içinde kalırlar.Yeter ki çaresiz,zavallı gördükleri avlarını bir ellerine geçirsinler…İşte o zaman kendileri için her şey düğün bayram.
Ey insanlık! Niye uyuyorsunuz? Gözlerinizi neden bağnazlık perdesi ile sıkı sıkıya kapattınız.Yazıklar olsun sizin insanlığınıza!
Zavallı bir kadını koruyamayacak kadar naçar mısınız?
Ama öyle olsun! O kadın yalnız da olsa aslan gibi korkusuz bir yüreğe sahip.Küllerinden nasıl tekrar doğduysa; yaşamak içinde kendisine sağlıklı bir yön bulacaktır.
Geceleri heyulalar içerinde cebelleşirsin! Fırlarsın yatağından. Bir de bakarsın ki yalnızsın! Hani, yıllarca aynı yatağı paylaştığın hayat arkadaşın nerede?Kaç yıl oldu,unuttun bile talihsiz kazada seni nasıl yalnız bıraktığını! Kolların boş kalır,her uyanışında ve her yatışında. Hoyrat ve yabanıl kollar seni sarmalamak istese de sen inadına ilk göz ağrının sıcaklığının hasretini çekersin!
Fırlarsın yataktan, odaların içerisinde cirit atarsın, deliler gibi gecenin bilmem kaçıncı saatinde. Çan sesleri etrafa yayılır!Her gong! deyişinde bir zaman dilimini çağrıştırsa da gölge düşer, özlemini çektiğin ezan sesinin içinde yarattığı zenginliğe!
Odaların karanlığında yer bitirirsin kendini. Perdeyi yırtarcasına açarsın!Gökyüzünde ışıldayan yıldızlardan medet umarsın.Bir kuyruklu yıldız kayıp gider gecenin kör karanlığına.İşte o zaman için ürpermeyle yanıp tutuşur! “Bu kuyruklu yıldız, yoksa ben miyim? diye sızlanırsın.Korkuların kabarır,yenemezsin içindeki öfkeyi.
Ah ki Ah! Yaban ellerde kadın olmak öyle zor ki, dostum! Hele de benim gibi yalnız ve dul bir kadınsan!
Özlemini çektiğin halde sıcacık ve güçlü bir elin seni kavramasını asla bulamazsın!
Kaçıp gitmek istersin buralardan. Çocukluğunun geçtiği İstanbul’un varoşlarında bıraktığın aşkının hayalini hayal meyal anımsarsın.Her şey mazide kalmıştır artık.
Senin için her yol dikenlidir.
Varsın olsun! Bu yollardan azimle geçmeye karar verdikten sonra bu dikenler, sana güller olarak gülümseyeceklerini ,sakın unutma.
Yine de gurbet ellerde “yalnız bir kadın olmak çok zor be dostum!”
Yalnız, sokaklarda dolaştıkça Erol Evgin’in unutamadığım o muhteşem şarkısı dudaklarımdan hiç düşmez:
“Nerden aklıma esti kimbilir
Gezdim dün gece şehri şöyle bir
Herkes evinde kendi halinde
Her yerde huzur, her yerde neşe
Bir ben uykusuz,bir ben huzursuz
Bir ben huzursuz,bir ben sensiz
Gel sen ne çektiğimi bir de bana sor
Nerde nasıl yaşarım bir de bana sor
Evlerin ışıkları bir bir yanarken
Bendeki karanlığı gel de bana sor”
Ayhan Sarıkaya- Mesaj Sayısı : 207
Kayıt tarihi : 24/07/09
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Paz Ağus. 19, 2012 2:17 pm tarafından Admin
» NEDEN ÇOK ÜZGÜNÜM
Perş. Haz. 07, 2012 4:17 pm tarafından Admin
» KATİLLİK NERDE BAŞLAR
Ptsi Haz. 04, 2012 4:24 pm tarafından Admin
» SOR SORUYU
Salı Mayıs 29, 2012 12:20 pm tarafından Admin
» ÜSTÜN DÖKMEN DÖKTÜRDÜ
Çarş. Mayıs 16, 2012 11:50 am tarafından Admin
» PARA ZAAFI
Ptsi Mayıs 14, 2012 5:50 pm tarafından Admin
» KUL HAKKI
Perş. Mayıs 10, 2012 2:49 pm tarafından Admin
» DECCAL CENNETİNİ İSTEMİYORUM
Cuma Mayıs 04, 2012 2:06 pm tarafından Admin
» OKUMAK ÇÖZMEKTİR
Perş. Mayıs 03, 2012 12:34 pm tarafından Admin