Ugur Ozaltin Makaleleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

En son konular
» BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
KORKUSUZ SELİM 12 EmptyPaz Ağus. 19, 2012 2:17 pm tarafından Admin

» NEDEN ÇOK ÜZGÜNÜM
KORKUSUZ SELİM 12 EmptyPerş. Haz. 07, 2012 4:17 pm tarafından Admin

» KATİLLİK NERDE BAŞLAR
KORKUSUZ SELİM 12 EmptyPtsi Haz. 04, 2012 4:24 pm tarafından Admin

» SOR SORUYU
KORKUSUZ SELİM 12 EmptySalı Mayıs 29, 2012 12:20 pm tarafından Admin

» ÜSTÜN DÖKMEN DÖKTÜRDÜ
KORKUSUZ SELİM 12 EmptyÇarş. Mayıs 16, 2012 11:50 am tarafından Admin

» PARA ZAAFI
KORKUSUZ SELİM 12 EmptyPtsi Mayıs 14, 2012 5:50 pm tarafından Admin

» KUL HAKKI
KORKUSUZ SELİM 12 EmptyPerş. Mayıs 10, 2012 2:49 pm tarafından Admin

» DECCAL CENNETİNİ İSTEMİYORUM
KORKUSUZ SELİM 12 EmptyCuma Mayıs 04, 2012 2:06 pm tarafından Admin

» OKUMAK ÇÖZMEKTİR
KORKUSUZ SELİM 12 EmptyPerş. Mayıs 03, 2012 12:34 pm tarafından Admin

En son konular
» BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
KORKUSUZ SELİM 12 EmptyPaz Ağus. 19, 2012 2:17 pm tarafından Admin

» NEDEN ÇOK ÜZGÜNÜM
KORKUSUZ SELİM 12 EmptyPerş. Haz. 07, 2012 4:17 pm tarafından Admin

» KATİLLİK NERDE BAŞLAR
KORKUSUZ SELİM 12 EmptyPtsi Haz. 04, 2012 4:24 pm tarafından Admin

» SOR SORUYU
KORKUSUZ SELİM 12 EmptySalı Mayıs 29, 2012 12:20 pm tarafından Admin

» ÜSTÜN DÖKMEN DÖKTÜRDÜ
KORKUSUZ SELİM 12 EmptyÇarş. Mayıs 16, 2012 11:50 am tarafından Admin

» PARA ZAAFI
KORKUSUZ SELİM 12 EmptyPtsi Mayıs 14, 2012 5:50 pm tarafından Admin

» KUL HAKKI
KORKUSUZ SELİM 12 EmptyPerş. Mayıs 10, 2012 2:49 pm tarafından Admin

» DECCAL CENNETİNİ İSTEMİYORUM
KORKUSUZ SELİM 12 EmptyCuma Mayıs 04, 2012 2:06 pm tarafından Admin

» OKUMAK ÇÖZMEKTİR
KORKUSUZ SELİM 12 EmptyPerş. Mayıs 03, 2012 12:34 pm tarafından Admin

Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama
Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama

KORKUSUZ SELİM 12

Aşağa gitmek

KORKUSUZ SELİM 12 Empty KORKUSUZ SELİM 12

Mesaj  Ayhan Sarıkaya Cuma Eyl. 03, 2010 10:06 am

Korkusuz Selim, dans ettiği kadının kolay bir lokma olduğunu, estirdiği fırtınanın karşısında; yelkenlerini indirmesinden anlamıştı.”Şehvetli kollara düşkün zayıf bir kadın” diye düşündü. Hemen teslim olan, boyun eğen kadınlardan oldum olası nefret ediyordu. Bu zamana dek sevgilileri olmasına rağmen hiç birine de gönülden ısınamamış, aşkla bağlanamamıştı.

Zaman zaman ilk aşkı gözlerinin önüne geldiğinde; duygulanıyor gözyaşlarına hakim olamıyordu. Her ne kadar yer altı dünyasının “baba”sına duygusallık ters düşüyor ve yakışmıyorsa da; bazen kuralların dışına taşıyordu. Koskoca yer altı dünyasının “baba” sı içten içe ağlıyordu, ağladığı zamanlar da; gözyaşlarını kimselere göstermemeye çalışıyordu.”Kahrolası o trafik kazası olmamış olsaydı, ilk aşkımla evlenecek, mutlu bir yuva kuracak belki de bu alemin kahrını çekmeyecektim “ diye içsel düşünceler içerisinde debelendiği de oluyordu…Her ne kadar yer altı dünyasında “korkusuz” unvanını elde etmiş olsa da,ruhunun içerisinde boşluk her zaman vardı… Rakipleri, karşısında titriyorlardı ama; onun yüreğinin titrediğini hiç kimse bilemiyordu. Bilemeyecekti de…

Çok duygulandı. Kadınla dans ederken nostaljik düşünceler içerisinde uyur gezer haldeydi.

Konsomatris kadının, yer altı dünyasının bu isim yapmış “baba” sı ile geçireceği bir gecenin ardından “belki de farklı bir ortamda kendimi bulurum” düşünceleri, belleğinde dalgalanıp durdu. O da kendisine göre yaslanacak, güven duyacak, darda kaldığı zaman tutunabileceği sağlam bir el arıyordu. Her ne kadar, renkli gecelerin süslü kadınıydı ama kendisini çaresiz ve zavallı hissediyordu. Hele de vücudunun yem olarak verilmeye kalkışılmış olması, onu yiyip bitiriyordu. Çaresizdi. Düşmüştü bir kez bu batağın içerisine. Çıkmak için her debelenmesinde biraz daha batıyordu, batağın içine doğru…

Danstan sonra Selim, masasında korumalarının arasındaydı. Kadına masasından ayrılmasını rica etti. Bakışları donuklaşmış, hüzün vardı üzerinde.Nerden geldiyse ilk aşkı hala belleğinde devinim halindeydi.

“- Ah Aslı, ah! diye mırıldandı.

Adamları, Korkusuz’un şimdiki ruh haline bir türlü anlam veremediler. Biraz öncesindeki görünümünden eser yoktu.

Gecenin geç saatlerinde; sabaha karşı saatlerin akrep ve yelkovanları, “tik taklarını “her zamanki gibi devam ettirirken; Korkusuz ve adamları,”akasya pavyondan ayrıldılar…


Topal Hasan’ın adamları, koca şehrin her tarafına yayıldılar. Şarapçı Hüseyin, kokoreççilerin bulundukları mekana dadandı. Gece on ikiden sonra; sarhoşların, gecenin ayazında yalpa yaparak, kokoreççilerin önünde bekledikleri anlarda; o da, zehir hafiye gibi oralarda dolanıp duruyor,kah etraftan kokoreççinin kokusuna gelen köpekleri kovalamaya çalışıyor,kah da sarhoşlarla derin sohbetlere girmekten geri kalmıyordu.

Şarapçı Hüseyin, koltuğunun altındaki şarabın şişesini, yukarı kaldırıp ağzının boşluğuna doğru çevirdikçe; şarap, hiç nefes almadan gırtlağından aşağıya doğru lıkır lıkır kayıp gidiyordu. Bu bir maharet işiydi sanki. Yanında dinelen sarhoş, onun bu hareketini, elindeki bira şişesinde denemek isteyince ;üstü başı bira içinde kalmış,beline dek açık olan gömleği ıslanmıştı.Tekrar aynı hareketi denemeye kalmış olsa da nafile.Yine aynı hüsrana uğramıştı.

Hüseyin, bir taraftan aheste aheste şarabını yudumlarken, diğer taraftan da yarım somun kokorecini yemekle meşgul ve gözleri, gelen müşterilerinin üzerindeydi.

Kokoreç yemeye gelenlerden bir tanesi tam da aradığı gibi çıktı. Adam, sallanıyordu ama sürekli bir şeyler mırıldanmaya devam ediyordu. Üstelik bu haliyle de her tarafının haşatı çıkmış arabasından inmişti. Kokoreççinin elindeki bıçaklarla tahta üzerinde seri bir şekilde “ takır, tukur “ diye çıkarmış olduğu seslere doğru yaklaşırken, ağzında durdurmayı bir türlü başaramadığı sigarasıyla da boğuşuyordu adeta…Elindeki çakmak, ateş almıyordu.Bir kaç kez daha baş parmağı ile uğraşıp yakamayınca:

- Anasını satmışım, böyle çakmağın. Cehenneme kadar yolun var, diye fırlatıp attı gecenin karanlığına doğru…Çakmak,ilerlerde düştüğü bir yerde “çıt”diye, ölgün bir ses çıkardı.Sonra o da, gecenin sessizliğinde yerini buldu.

Şarapçı Hüseyin, atik davranarak:

- Yakayım ağabey!

Sarhoş, yanan sigarasını derince içine çekip, dumanını sağa sola hoyrat şekilde savururken:

- Namussuz kesmiyor beni! Kesmiyor beni! Zıkkım, “toz” olacak ki; bak nasıl kendime geliyorum.

“Toz “,işte tam da duymak istediği kelimeydi, Şarapçı Hüseyin için. Hemen tilki çevikliyle, adamın kulağına adeta yapışırcasına:

-Ben de istemediğin kadar var ağabey!Yeter ki sen paradan haber ver.

Adam, yırtık cebindeki cüzdanını çıkardı, içinden birkaç onluk uzattı Hüseyin’e…

Birazdan;

Tozu burnuna çektikçe:

- Ohhh be! İşte şimdi kendime geldim…

Kokoreççi, arabasının içerisinden, istenilen siparişleri hazırlamaya devam ederken, diğer taraftan da gözleri, dışarıda olup bitenleri inceliyordu…Arabasının aküsüne bağlı tek florsan,gecenin karanlığında,saçtığı ölgün ışıkla lıpı lıpır göz kırpıyordu etrafa…

Kokoreççi de yutkundu. O da eski” kuru” içicilerdendi. Dayanamadı. Bıçakları, önündeki tahtada “takur, tukur ettirmeye çalışırken, boğuk bir ses tonuyla:

- Ahbap, o “kuru”dan bize de var mı?

Şarapçı Hüseyin, hemen arabaya yanaştı:

- Var ağabey, yeter ki paradan haber ver!..

Kısa bir sürede bütün kokoreççiler ve müşterileri, Şarapçı Hüseyin’in yolunu dört gözle bekler oldular…


Ayhan Sarıkaya

Mesaj Sayısı : 207
Kayıt tarihi : 24/07/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz