Arama
Arama
En son konular
En son konular
öykü:Buse'nin Göz Yaşları(50)
1 sayfadaki 1 sayfası
öykü:Buse'nin Göz Yaşları(50)
BUSE’NİN GÖZ YAŞLARI (50)
Resmi büyük görmek için tıklayın
Buse’nin annesi, aylardan beri torununa hazırlık yapmaya çalışıyordu. Gözlüklerini takmış aylarca öreceği şeylerle uğraşmıştı.Patik,kazak,yelek,şapka,eldiven ve çorap…Göz nuru dökerek sarf ettiği emeğin karşılığında çıkarmış olduğu eserleri,sakladığı yerden çıkarıp odadaki kilimin üzerine tek tek serdi.Çocukları Emine,Şengül ve Songül de yeğenlerine gidecek hediyelerin etrafında çember yapmışlar öylece bakıyorlar ve annelerinin konuşmalarını dinliyorlardı.
-Çocuklar, yeğeninizin eksiklerini tamamlamaya çalıştım. Şunlar, ördüklerim,şunlar da parayla aldıklarımız:Zıbın,battaniye,beşik…Şu da takacağım en büyük hediyemiz iki buçukluk tam cumhuriyet altınımız.Bir şeyler yapmaya çalıştık.Yine de karşı tarafa boynumuz eğri durmasın…
Çocuklar, annelerinin içten gelen konuşmalarına eşlik ettiler:
-Haklısın anne. Bizi yoksul görüyorlar diye hakir görmeye de hakları yok ya…
Buse’nin annesi cefakar bir kadındı. Çocuklarına yoksulluğun acısını hissettirmemek için yaz boyu tarlalarda mevsimlik tarım işçiliği yapmaktan kaçınmadı. Kadın işçileri almak için sabahleyin mahalleye gelen traktörle, tarlalara gidiyorlar ve akşam güneş batana kadar çalışıyorlardı. Soğan otu alma, domates tarlalarında domates toplama, patatesin boğaz doldurması ve diğer tarım işlerinin tamamında emek sarf etmiş, elleri nasır tutmuştu. Hiç bir şeye yerinmiyor, önüne çıkan engellere karşı gocunmuyordu. Emek sarf ederek,alın teri dökerek kazandığı ekmeğin lezzetinin tadı bambaşka geliyordu,kendisine…Yoksulluk,zoruna gitmiyordu.Akşamın alaca karanlığı,çökmeye başlayınca tarlalardaki kadınlar,traktörlere biniyorlar yine yoksul mahallelerine dönüyorlardı.Traktörlerden inen kadınlar,çil yavrusu gibi evlerine dağılıyorlar,herkes yuvasının sıcaklığında mutluluk içerisinde yaşamlarına devam ediyorlardı…
Emine, Şengül ve Songül, sevinçten uçuyorlar, bir an evvel ablası Buse’nin yanına gitmek için sabırsızlanıyorlardı.
Emine’nin bir küçüğü Şengül, küçük kardeşi Songül’le şakalaşıyordu.
-Hadi bu yaşta teyze oldun Songül.
-Evet,ablacığım.Ne kadar mutluyum bilemezsin…
-Hepimiz de çok mutluyuz.
Şengül, ablası Emine’ye rağmen cılız bir yapısı vardı. Emine, ablası Buse’ye her haliyle benzemesine rağmen Şengül, tamamen ikisinin de zıddıydı. Biraz da çelimsiz haliyle farklı bir profil çiziyordu. Küçük yaşta geçirmiş olduğu bronşit,onu çok sarsmış,bir türlü toparlayamamıştı,kendisini…O zamanlar,babasının kız çocuğunu hakir görmesiyle; doktora götürmemiş olması,annesinin kocakarı ilaçlarıyla çareler aramaya çalışması,Şengül’ü oldukça sarsmıştı.
Emine ile Şengül beşiği karşılıklı tutmuşlar; anneleri ve Songül, peşlerinde minibüs durağına kadar öylece yürüdüler.Taksi tutup gitmeyi bir ara düşünmüş olsalar da sonradan “niye boşu boşuna para verelim “diye vaz geçtiler.
“Bizim;utanacak,sıkılacak hiçbir tarafımız yok.Kendi işimizi kendimiz görüyoruz “ diye de kendi aralarında konuştular…
Büyük çınar ağacının yanındaki minibüs durağına geldiklerinde;Emine,Işıklı köyü istikametine giden minibüs şoförüne.
-Şoför amca,bu malzemelerimizi kırılmayacak şekilde bagaja yerleştirebilir misin?
-Tamam kızım,siz hiç merak etmeyin.Ben şimdi onu sağlam bir şekilde bağlar,üzerini de örterim.Rüzgar falan bir şey yapamaz…
-Aman amca dikkat et.Yoksa bütün emekler boşa gider sonra.Biz, yeğenimize ne deriz?
-Bebek, görmeye mi gidiyorsunuz?
-Evet.
-Allah analı babalı büyütsün.
İçeriye geçip boş koltuklara oturduklarında ; değnekçi(1), :
-Minibüs yola devam.Sıradaki gelsin bakalım. Bir taraftan da :
-Işklı, Armutlu,Sancak …Değirmenli diye bağırmasına devam ediyordu.
Minibüs,horultuyla çalışır çalışmaz;lastikleri,hafifçe patanaç yaparak, siyah dumanlar çıkarıp, gideceği istikamete yöneldi.
Biraz sonra arabeskin kralı Ferdi Tayfur,yanık sesiyle :
Seni Dilendim
Gözümde hasretin dinmez yağmuru
Kadere el açıp seni dilendim
Bitirdin bendeki bütün gururu
Yüz kızartıp senden seni dilendim
Bir ümit görmüştüm önce sende ben
Severek mutluluk bekledim senden
sensizlik sarhosu oldum bilmeden
İçtiğim kadehten seni dilendim
Bekledim rüzgarlar esip geçtikçe
Seni bana geri getirmedikçe
Açıp ellerimi böyle her gece
Doğmayan güneşten seni dilendim
Sözleri,minibüsün içindeki atmosferi oldukça zenginleştirmiş,yürekleri çoşdurmuştu adeta…
Işıklı köyünün meydanında indiklerinde;karı koca iki kişi daha inmişler,aynı istikamete yönelince başlamışlardı konuşmaya…
Sünepe gibi duran adamın yanındaki kadın hararetli konuşmasıyla bir anda Eminelerin kimler olduğunu çözmüştü.
-Sizler,bebek görmeye geldiniz sanırım.
-Evet
-Kime?
-Buse ablamıza.
-Aaaa,desenize sizinle akrabayız.Ben de Buse’nin görümcesi Selma’yım…
Kaynaştılar.Sevindiler.Selma da çaktırmadan karnında elini gezdirmeye başlamıştı.
“Seneye inşallah.ben de Buse gibi doğururum da anneliğin tadını alırım…
(1):Terminallerde bağırarak yolcu toplayan kişiler.
(DEVAMEDECEK)
Resmi büyük görmek için tıklayın
Buse’nin annesi, aylardan beri torununa hazırlık yapmaya çalışıyordu. Gözlüklerini takmış aylarca öreceği şeylerle uğraşmıştı.Patik,kazak,yelek,şapka,eldiven ve çorap…Göz nuru dökerek sarf ettiği emeğin karşılığında çıkarmış olduğu eserleri,sakladığı yerden çıkarıp odadaki kilimin üzerine tek tek serdi.Çocukları Emine,Şengül ve Songül de yeğenlerine gidecek hediyelerin etrafında çember yapmışlar öylece bakıyorlar ve annelerinin konuşmalarını dinliyorlardı.
-Çocuklar, yeğeninizin eksiklerini tamamlamaya çalıştım. Şunlar, ördüklerim,şunlar da parayla aldıklarımız:Zıbın,battaniye,beşik…Şu da takacağım en büyük hediyemiz iki buçukluk tam cumhuriyet altınımız.Bir şeyler yapmaya çalıştık.Yine de karşı tarafa boynumuz eğri durmasın…
Çocuklar, annelerinin içten gelen konuşmalarına eşlik ettiler:
-Haklısın anne. Bizi yoksul görüyorlar diye hakir görmeye de hakları yok ya…
Buse’nin annesi cefakar bir kadındı. Çocuklarına yoksulluğun acısını hissettirmemek için yaz boyu tarlalarda mevsimlik tarım işçiliği yapmaktan kaçınmadı. Kadın işçileri almak için sabahleyin mahalleye gelen traktörle, tarlalara gidiyorlar ve akşam güneş batana kadar çalışıyorlardı. Soğan otu alma, domates tarlalarında domates toplama, patatesin boğaz doldurması ve diğer tarım işlerinin tamamında emek sarf etmiş, elleri nasır tutmuştu. Hiç bir şeye yerinmiyor, önüne çıkan engellere karşı gocunmuyordu. Emek sarf ederek,alın teri dökerek kazandığı ekmeğin lezzetinin tadı bambaşka geliyordu,kendisine…Yoksulluk,zoruna gitmiyordu.Akşamın alaca karanlığı,çökmeye başlayınca tarlalardaki kadınlar,traktörlere biniyorlar yine yoksul mahallelerine dönüyorlardı.Traktörlerden inen kadınlar,çil yavrusu gibi evlerine dağılıyorlar,herkes yuvasının sıcaklığında mutluluk içerisinde yaşamlarına devam ediyorlardı…
Emine, Şengül ve Songül, sevinçten uçuyorlar, bir an evvel ablası Buse’nin yanına gitmek için sabırsızlanıyorlardı.
Emine’nin bir küçüğü Şengül, küçük kardeşi Songül’le şakalaşıyordu.
-Hadi bu yaşta teyze oldun Songül.
-Evet,ablacığım.Ne kadar mutluyum bilemezsin…
-Hepimiz de çok mutluyuz.
Şengül, ablası Emine’ye rağmen cılız bir yapısı vardı. Emine, ablası Buse’ye her haliyle benzemesine rağmen Şengül, tamamen ikisinin de zıddıydı. Biraz da çelimsiz haliyle farklı bir profil çiziyordu. Küçük yaşta geçirmiş olduğu bronşit,onu çok sarsmış,bir türlü toparlayamamıştı,kendisini…O zamanlar,babasının kız çocuğunu hakir görmesiyle; doktora götürmemiş olması,annesinin kocakarı ilaçlarıyla çareler aramaya çalışması,Şengül’ü oldukça sarsmıştı.
Emine ile Şengül beşiği karşılıklı tutmuşlar; anneleri ve Songül, peşlerinde minibüs durağına kadar öylece yürüdüler.Taksi tutup gitmeyi bir ara düşünmüş olsalar da sonradan “niye boşu boşuna para verelim “diye vaz geçtiler.
“Bizim;utanacak,sıkılacak hiçbir tarafımız yok.Kendi işimizi kendimiz görüyoruz “ diye de kendi aralarında konuştular…
Büyük çınar ağacının yanındaki minibüs durağına geldiklerinde;Emine,Işıklı köyü istikametine giden minibüs şoförüne.
-Şoför amca,bu malzemelerimizi kırılmayacak şekilde bagaja yerleştirebilir misin?
-Tamam kızım,siz hiç merak etmeyin.Ben şimdi onu sağlam bir şekilde bağlar,üzerini de örterim.Rüzgar falan bir şey yapamaz…
-Aman amca dikkat et.Yoksa bütün emekler boşa gider sonra.Biz, yeğenimize ne deriz?
-Bebek, görmeye mi gidiyorsunuz?
-Evet.
-Allah analı babalı büyütsün.
İçeriye geçip boş koltuklara oturduklarında ; değnekçi(1), :
-Minibüs yola devam.Sıradaki gelsin bakalım. Bir taraftan da :
-Işklı, Armutlu,Sancak …Değirmenli diye bağırmasına devam ediyordu.
Minibüs,horultuyla çalışır çalışmaz;lastikleri,hafifçe patanaç yaparak, siyah dumanlar çıkarıp, gideceği istikamete yöneldi.
Biraz sonra arabeskin kralı Ferdi Tayfur,yanık sesiyle :
Seni Dilendim
Gözümde hasretin dinmez yağmuru
Kadere el açıp seni dilendim
Bitirdin bendeki bütün gururu
Yüz kızartıp senden seni dilendim
Bir ümit görmüştüm önce sende ben
Severek mutluluk bekledim senden
sensizlik sarhosu oldum bilmeden
İçtiğim kadehten seni dilendim
Bekledim rüzgarlar esip geçtikçe
Seni bana geri getirmedikçe
Açıp ellerimi böyle her gece
Doğmayan güneşten seni dilendim
Sözleri,minibüsün içindeki atmosferi oldukça zenginleştirmiş,yürekleri çoşdurmuştu adeta…
Işıklı köyünün meydanında indiklerinde;karı koca iki kişi daha inmişler,aynı istikamete yönelince başlamışlardı konuşmaya…
Sünepe gibi duran adamın yanındaki kadın hararetli konuşmasıyla bir anda Eminelerin kimler olduğunu çözmüştü.
-Sizler,bebek görmeye geldiniz sanırım.
-Evet
-Kime?
-Buse ablamıza.
-Aaaa,desenize sizinle akrabayız.Ben de Buse’nin görümcesi Selma’yım…
Kaynaştılar.Sevindiler.Selma da çaktırmadan karnında elini gezdirmeye başlamıştı.
“Seneye inşallah.ben de Buse gibi doğururum da anneliğin tadını alırım…
(1):Terminallerde bağırarak yolcu toplayan kişiler.
(DEVAMEDECEK)
Ayhan Sarıkaya- Mesaj Sayısı : 207
Kayıt tarihi : 24/07/09
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Paz Ağus. 19, 2012 2:17 pm tarafından Admin
» NEDEN ÇOK ÜZGÜNÜM
Perş. Haz. 07, 2012 4:17 pm tarafından Admin
» KATİLLİK NERDE BAŞLAR
Ptsi Haz. 04, 2012 4:24 pm tarafından Admin
» SOR SORUYU
Salı Mayıs 29, 2012 12:20 pm tarafından Admin
» ÜSTÜN DÖKMEN DÖKTÜRDÜ
Çarş. Mayıs 16, 2012 11:50 am tarafından Admin
» PARA ZAAFI
Ptsi Mayıs 14, 2012 5:50 pm tarafından Admin
» KUL HAKKI
Perş. Mayıs 10, 2012 2:49 pm tarafından Admin
» DECCAL CENNETİNİ İSTEMİYORUM
Cuma Mayıs 04, 2012 2:06 pm tarafından Admin
» OKUMAK ÇÖZMEKTİR
Perş. Mayıs 03, 2012 12:34 pm tarafından Admin