Arama
Arama
En son konular
En son konular
Buse'nin Göz Yaşları(58)
1 sayfadaki 1 sayfası
Buse'nin Göz Yaşları(58)
BUSE’NİN GÖZ YAŞLARI (58)
Resmi büyük görmek için tıklayın
Buse’nin annesi, torunu yanlarında kaldığından bu tarafa farklı bir dünyanın içerisindeymişçesine mutluluktan uçuyorlardı adeta. İlk zamanlar oldukça sıkıntılı günler geçirdiler.Geçen günleri bir bir sayıyordu.
“Buse, Ramazan bayramı geçtikten on gün sonra gelip Tamer’i bırakmıştı, şimdi de Kurban bayramı yanaşıyor, neredeyse geldi gibi. Demek ki iki aya yanaştı,gideli “ diye düşünmeden edemiyordu.
Torunu Tamer, annesinin yokluğunda çok zorluk çıkardı.Bir iki gün sürekli ağladı,yapılan ilgilere pek aldırmadı.Annesinin yokluğu onu adeta çılgına çevirdi.Her şeye isyan ediyor,gösterilen ilginin kendisini aldatma olarak sezinliyordu.Teyzeleri Songül ve Şengül pervane oluyorlardı etrafında.Bir dediğini iki etmiyorlardı.Şebekliğin her türlüsünü yapıyorlardı karşılarında ama yine de çocuk direniyordu isyanlarına.Ağlamaları kesilmiyordu.İllada da annesi olacaktı yanında.Onun kokusunu taa ciğerlerine kadar çekecek,vücudunun sıcaklığında uyuyup rahata kavuşacaktı.Bunlar olmayınca hiçbir şeye yaramıyordu etraftaki güzellikler.Annesi Buse geliyordu gözlerinin önüne;onu karşısında gördüğü ve de etrafında döndüğü zamanlar,kendisini ne denli güvende hissediyordu.Onun varlığı en büyük güçtü ona göre.Bakışları ve ses tonu ona yetip de artıyordu bile.Yürürken geriye dönüp de baktığında arkasındaki desteğin ne derece kutsal ve sağlam olduğunu sezinliyordu…
Ama şimdi ne oldu da birden bire kendisinin de anlayamadığı farklı şeyler olup bitivermişti etrafında. Konaktan uzaklaşıp anne annesin evinde olmasını yadırgamaya henüz karar verecek bilinçte olmamasına rağmen yine de bir tuhaflık olduğunu sezinlemeye çalışıyordu. Giden kendisine göre ilahi nitelikteki varlığın kısa bir süre de olsa gelmeyeceğini ya da hiç gelmeyeceğinin çocuksu duyguları içerisinde isyanlarına son vermek zorunda kaldı. Artık fazla inatlaşmıyordu, etrafındaki insanlara karşı.Yavaş yavaş bulunduğu ortamın atmosferinde kendine yeni bir düzen kurmaya çalışıyordu.Zaten her dediği hemen yapılıyordu.Bunu sezinlediği halde varlığını,annesinin yokluğuna koz olarak kullanıp ön planda kendisini kabul ettirmek istiyordu…
Songül teyzesi, okuldan gelir gelmez, çantasını odasına attığı gibi hemen onu kucaklayıp her türlü hokkabazlık yapmaya başlıyordu.Yeğeninin kendi konuşmalarını taklit etmesine oldukça seviniyor o da kendisine yeni bir tatlı meşgale bulmanın mutluluğuyla kendinden geçiyordu…
Songül,annesinin vermiş olduğu harçlıklarından biriktirdiği paralarla okul çıkışı oyuncakçıya uğramadan edemiyordu.Kesinlikle yeğeni Tamer’e değişik oyuncaklar alacak ve eve gelir gelmez ona yapacağı sürprizleri aheste aheste gösterecekti:
-Taammeerrrciiiğğğiimmm,bak bakalım elimde ne var?
Tamer,elleri arkasında olan teyzesi Songül’ün sürprizini görmek için arkasına dolaşmaya çalıştıkça o da odanın içerisinde kaçıp duruyordu.Bu durum,bir birlerini kovalamacaya dönüşüyor,artık yoruluyorlardı.Çocuk,sabırsızlanmaya başlayınca da ağlamasını koz olarak kullanmanın yolunu seçiyordu.O zaman da Songül:
-Ağlamalarına dayanamam.Bak işte elimdeki oyuncak senin.Al bakalım sana kumandalı araba getirdim.
-Araba ,arabaaa !..
-Evet araba aldım.Üzerine bineceksin düüüüttt diye süreceksin tamam mı?
-Temem,tamam,temem…
Kelimenin bir türlü hatasız olanını bulamıyordu …Tamer’in böyle konuşmaları ev halkını gülmekten kırıp geçiriyordu.Anneannesinin neşesine diyecek yoktu.Her ne kadar emanet gibi bırakılmış olsa da o da canından bir parçaydı.Hiç fark etmezdi.Üstüne üstelik ona duyulan sevgi de bambaşkaydı.Tarifi imkansız bir duyguydu.
Bazen torununu seven insanlara:
-Nasıl bir şey bu torun sevgisi diye sorduğunda aldığı yanıtlar çok ilginç geliyordu kendisine:
-Amanin ne tatlı ne tatlı. Baldan tatlı.Sanki oğul balı canım.Tadına doyum olmaz.Onun tadı bambaşka.
-Sen ancak, bu tadı nene olduğun zaman hissedersin.Şimdi ne dersek boş.
-Kızdan torun mu tatlı yoksa oğlandan torun mu,ha?
-Valla bana kalırsa ve de doğrusunu söylemek gerekirse oğlandan olanı biraz daha tatlı geliyo.Çünkü tohumu senden kaynaklanıyo!..
-Yok canım bana kalırsa da heç fark etmiyo,hepsi de senin evladın değil mi,ha?..
Bu konuşmaları düşündükçe şimdi de kendi kendisine mukayese ediyordu.
“Acaba hangisi doğru söyledi “diye. Sonunda kendi duygularının sesine kulak vererek:
-Hiç fark etmiyor canım. Evlat evlattır. Torun torundur.
Şengül teyzesinin sevmelerinin de Songül teyzesinden aşağı kalır tarafı yoktu. İkisi bir yan yana geldiklerinde bazen sevmek için yarış haline giriyorlar o zaman da ister istemez birbirlerinin kalplerini kırmak zorunda kalıyorlardı, istemeyerek de olsa.
Yine de Şengül,”ben büyüğüm” hisleriyle hareket edip bir adım geri durmasının hesabını inceden inceye iyi yapıyordu. Küçük kardeşi Songül’ü kırmak istemiyordu.
Tamer,bu iki aya yaklaşan zaman dilimi içerisinde mahallenin de maskotu olmuştu.Mahalleli, Tamer’i kanıksamışlardı artık.Mahallenin tek prensi durumuna gelmişti.Mahalle halkı,hiç çekinmeden gelip giderlerdi birbirlerine.Komşuların saklısı gizlisi olmazdı.Birisinin derdi mi var çok geçmeden mahallenin en son noktasındaki komşunun bile haberi olur,aynı acıyı derdi paylaşmanın telaşını taşırlardı:
-Nasıl etsek de yardımcı olsak diye.
Mahallede hiç saklı gizli bir şey kalmazdı. Birisinin kızına dünürcü mü gelecek,mahallenin erkekleri hemen seferber olurlar;yeni damat adayının seceresine kadar araştırılırdı…Mahalle,bir tek Buse’nin kocaya satılmasında haberdar olamamıştı.O da babasının gizliden gizliye işler çevirmesinden kaynaklanıyordu.Yoksa Buse’nin yaşantısını iyi yönde değiştirmek mahallelinin elinden kaçmazdı.
(DEVAM EDECEK)
Resmi büyük görmek için tıklayın
Buse’nin annesi, torunu yanlarında kaldığından bu tarafa farklı bir dünyanın içerisindeymişçesine mutluluktan uçuyorlardı adeta. İlk zamanlar oldukça sıkıntılı günler geçirdiler.Geçen günleri bir bir sayıyordu.
“Buse, Ramazan bayramı geçtikten on gün sonra gelip Tamer’i bırakmıştı, şimdi de Kurban bayramı yanaşıyor, neredeyse geldi gibi. Demek ki iki aya yanaştı,gideli “ diye düşünmeden edemiyordu.
Torunu Tamer, annesinin yokluğunda çok zorluk çıkardı.Bir iki gün sürekli ağladı,yapılan ilgilere pek aldırmadı.Annesinin yokluğu onu adeta çılgına çevirdi.Her şeye isyan ediyor,gösterilen ilginin kendisini aldatma olarak sezinliyordu.Teyzeleri Songül ve Şengül pervane oluyorlardı etrafında.Bir dediğini iki etmiyorlardı.Şebekliğin her türlüsünü yapıyorlardı karşılarında ama yine de çocuk direniyordu isyanlarına.Ağlamaları kesilmiyordu.İllada da annesi olacaktı yanında.Onun kokusunu taa ciğerlerine kadar çekecek,vücudunun sıcaklığında uyuyup rahata kavuşacaktı.Bunlar olmayınca hiçbir şeye yaramıyordu etraftaki güzellikler.Annesi Buse geliyordu gözlerinin önüne;onu karşısında gördüğü ve de etrafında döndüğü zamanlar,kendisini ne denli güvende hissediyordu.Onun varlığı en büyük güçtü ona göre.Bakışları ve ses tonu ona yetip de artıyordu bile.Yürürken geriye dönüp de baktığında arkasındaki desteğin ne derece kutsal ve sağlam olduğunu sezinliyordu…
Ama şimdi ne oldu da birden bire kendisinin de anlayamadığı farklı şeyler olup bitivermişti etrafında. Konaktan uzaklaşıp anne annesin evinde olmasını yadırgamaya henüz karar verecek bilinçte olmamasına rağmen yine de bir tuhaflık olduğunu sezinlemeye çalışıyordu. Giden kendisine göre ilahi nitelikteki varlığın kısa bir süre de olsa gelmeyeceğini ya da hiç gelmeyeceğinin çocuksu duyguları içerisinde isyanlarına son vermek zorunda kaldı. Artık fazla inatlaşmıyordu, etrafındaki insanlara karşı.Yavaş yavaş bulunduğu ortamın atmosferinde kendine yeni bir düzen kurmaya çalışıyordu.Zaten her dediği hemen yapılıyordu.Bunu sezinlediği halde varlığını,annesinin yokluğuna koz olarak kullanıp ön planda kendisini kabul ettirmek istiyordu…
Songül teyzesi, okuldan gelir gelmez, çantasını odasına attığı gibi hemen onu kucaklayıp her türlü hokkabazlık yapmaya başlıyordu.Yeğeninin kendi konuşmalarını taklit etmesine oldukça seviniyor o da kendisine yeni bir tatlı meşgale bulmanın mutluluğuyla kendinden geçiyordu…
Songül,annesinin vermiş olduğu harçlıklarından biriktirdiği paralarla okul çıkışı oyuncakçıya uğramadan edemiyordu.Kesinlikle yeğeni Tamer’e değişik oyuncaklar alacak ve eve gelir gelmez ona yapacağı sürprizleri aheste aheste gösterecekti:
-Taammeerrrciiiğğğiimmm,bak bakalım elimde ne var?
Tamer,elleri arkasında olan teyzesi Songül’ün sürprizini görmek için arkasına dolaşmaya çalıştıkça o da odanın içerisinde kaçıp duruyordu.Bu durum,bir birlerini kovalamacaya dönüşüyor,artık yoruluyorlardı.Çocuk,sabırsızlanmaya başlayınca da ağlamasını koz olarak kullanmanın yolunu seçiyordu.O zaman da Songül:
-Ağlamalarına dayanamam.Bak işte elimdeki oyuncak senin.Al bakalım sana kumandalı araba getirdim.
-Araba ,arabaaa !..
-Evet araba aldım.Üzerine bineceksin düüüüttt diye süreceksin tamam mı?
-Temem,tamam,temem…
Kelimenin bir türlü hatasız olanını bulamıyordu …Tamer’in böyle konuşmaları ev halkını gülmekten kırıp geçiriyordu.Anneannesinin neşesine diyecek yoktu.Her ne kadar emanet gibi bırakılmış olsa da o da canından bir parçaydı.Hiç fark etmezdi.Üstüne üstelik ona duyulan sevgi de bambaşkaydı.Tarifi imkansız bir duyguydu.
Bazen torununu seven insanlara:
-Nasıl bir şey bu torun sevgisi diye sorduğunda aldığı yanıtlar çok ilginç geliyordu kendisine:
-Amanin ne tatlı ne tatlı. Baldan tatlı.Sanki oğul balı canım.Tadına doyum olmaz.Onun tadı bambaşka.
-Sen ancak, bu tadı nene olduğun zaman hissedersin.Şimdi ne dersek boş.
-Kızdan torun mu tatlı yoksa oğlandan torun mu,ha?
-Valla bana kalırsa ve de doğrusunu söylemek gerekirse oğlandan olanı biraz daha tatlı geliyo.Çünkü tohumu senden kaynaklanıyo!..
-Yok canım bana kalırsa da heç fark etmiyo,hepsi de senin evladın değil mi,ha?..
Bu konuşmaları düşündükçe şimdi de kendi kendisine mukayese ediyordu.
“Acaba hangisi doğru söyledi “diye. Sonunda kendi duygularının sesine kulak vererek:
-Hiç fark etmiyor canım. Evlat evlattır. Torun torundur.
Şengül teyzesinin sevmelerinin de Songül teyzesinden aşağı kalır tarafı yoktu. İkisi bir yan yana geldiklerinde bazen sevmek için yarış haline giriyorlar o zaman da ister istemez birbirlerinin kalplerini kırmak zorunda kalıyorlardı, istemeyerek de olsa.
Yine de Şengül,”ben büyüğüm” hisleriyle hareket edip bir adım geri durmasının hesabını inceden inceye iyi yapıyordu. Küçük kardeşi Songül’ü kırmak istemiyordu.
Tamer,bu iki aya yaklaşan zaman dilimi içerisinde mahallenin de maskotu olmuştu.Mahalleli, Tamer’i kanıksamışlardı artık.Mahallenin tek prensi durumuna gelmişti.Mahalle halkı,hiç çekinmeden gelip giderlerdi birbirlerine.Komşuların saklısı gizlisi olmazdı.Birisinin derdi mi var çok geçmeden mahallenin en son noktasındaki komşunun bile haberi olur,aynı acıyı derdi paylaşmanın telaşını taşırlardı:
-Nasıl etsek de yardımcı olsak diye.
Mahallede hiç saklı gizli bir şey kalmazdı. Birisinin kızına dünürcü mü gelecek,mahallenin erkekleri hemen seferber olurlar;yeni damat adayının seceresine kadar araştırılırdı…Mahalle,bir tek Buse’nin kocaya satılmasında haberdar olamamıştı.O da babasının gizliden gizliye işler çevirmesinden kaynaklanıyordu.Yoksa Buse’nin yaşantısını iyi yönde değiştirmek mahallelinin elinden kaçmazdı.
(DEVAM EDECEK)
Ayhan Sarıkaya- Mesaj Sayısı : 207
Kayıt tarihi : 24/07/09
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Paz Ağus. 19, 2012 2:17 pm tarafından Admin
» NEDEN ÇOK ÜZGÜNÜM
Perş. Haz. 07, 2012 4:17 pm tarafından Admin
» KATİLLİK NERDE BAŞLAR
Ptsi Haz. 04, 2012 4:24 pm tarafından Admin
» SOR SORUYU
Salı Mayıs 29, 2012 12:20 pm tarafından Admin
» ÜSTÜN DÖKMEN DÖKTÜRDÜ
Çarş. Mayıs 16, 2012 11:50 am tarafından Admin
» PARA ZAAFI
Ptsi Mayıs 14, 2012 5:50 pm tarafından Admin
» KUL HAKKI
Perş. Mayıs 10, 2012 2:49 pm tarafından Admin
» DECCAL CENNETİNİ İSTEMİYORUM
Cuma Mayıs 04, 2012 2:06 pm tarafından Admin
» OKUMAK ÇÖZMEKTİR
Perş. Mayıs 03, 2012 12:34 pm tarafından Admin