Ugur Ozaltin Makaleleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

En son konular
» BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
ÖYKÜ:MEVSİMLİK KÖLELER(25-26) EmptyPaz Ağus. 19, 2012 2:17 pm tarafından Admin

» NEDEN ÇOK ÜZGÜNÜM
ÖYKÜ:MEVSİMLİK KÖLELER(25-26) EmptyPerş. Haz. 07, 2012 4:17 pm tarafından Admin

» KATİLLİK NERDE BAŞLAR
ÖYKÜ:MEVSİMLİK KÖLELER(25-26) EmptyPtsi Haz. 04, 2012 4:24 pm tarafından Admin

» SOR SORUYU
ÖYKÜ:MEVSİMLİK KÖLELER(25-26) EmptySalı Mayıs 29, 2012 12:20 pm tarafından Admin

» ÜSTÜN DÖKMEN DÖKTÜRDÜ
ÖYKÜ:MEVSİMLİK KÖLELER(25-26) EmptyÇarş. Mayıs 16, 2012 11:50 am tarafından Admin

» PARA ZAAFI
ÖYKÜ:MEVSİMLİK KÖLELER(25-26) EmptyPtsi Mayıs 14, 2012 5:50 pm tarafından Admin

» KUL HAKKI
ÖYKÜ:MEVSİMLİK KÖLELER(25-26) EmptyPerş. Mayıs 10, 2012 2:49 pm tarafından Admin

» DECCAL CENNETİNİ İSTEMİYORUM
ÖYKÜ:MEVSİMLİK KÖLELER(25-26) EmptyCuma Mayıs 04, 2012 2:06 pm tarafından Admin

» OKUMAK ÇÖZMEKTİR
ÖYKÜ:MEVSİMLİK KÖLELER(25-26) EmptyPerş. Mayıs 03, 2012 12:34 pm tarafından Admin

En son konular
» BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
ÖYKÜ:MEVSİMLİK KÖLELER(25-26) EmptyPaz Ağus. 19, 2012 2:17 pm tarafından Admin

» NEDEN ÇOK ÜZGÜNÜM
ÖYKÜ:MEVSİMLİK KÖLELER(25-26) EmptyPerş. Haz. 07, 2012 4:17 pm tarafından Admin

» KATİLLİK NERDE BAŞLAR
ÖYKÜ:MEVSİMLİK KÖLELER(25-26) EmptyPtsi Haz. 04, 2012 4:24 pm tarafından Admin

» SOR SORUYU
ÖYKÜ:MEVSİMLİK KÖLELER(25-26) EmptySalı Mayıs 29, 2012 12:20 pm tarafından Admin

» ÜSTÜN DÖKMEN DÖKTÜRDÜ
ÖYKÜ:MEVSİMLİK KÖLELER(25-26) EmptyÇarş. Mayıs 16, 2012 11:50 am tarafından Admin

» PARA ZAAFI
ÖYKÜ:MEVSİMLİK KÖLELER(25-26) EmptyPtsi Mayıs 14, 2012 5:50 pm tarafından Admin

» KUL HAKKI
ÖYKÜ:MEVSİMLİK KÖLELER(25-26) EmptyPerş. Mayıs 10, 2012 2:49 pm tarafından Admin

» DECCAL CENNETİNİ İSTEMİYORUM
ÖYKÜ:MEVSİMLİK KÖLELER(25-26) EmptyCuma Mayıs 04, 2012 2:06 pm tarafından Admin

» OKUMAK ÇÖZMEKTİR
ÖYKÜ:MEVSİMLİK KÖLELER(25-26) EmptyPerş. Mayıs 03, 2012 12:34 pm tarafından Admin

Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama
Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama

ÖYKÜ:MEVSİMLİK KÖLELER(25-26)

Aşağa gitmek

ÖYKÜ:MEVSİMLİK KÖLELER(25-26) Empty ÖYKÜ:MEVSİMLİK KÖLELER(25-26)

Mesaj  Ayhan Sarıkaya Paz Ağus. 09, 2009 3:01 pm

MEVSİMLİK KÖLELER(25)


ÖYKÜ:MEVSİMLİK KÖLELER(25-26) 43437
Resmi büyük görmek için tıklayın



Çevredeki siyasi gelişmeler(3),toplumsal olaylar, günden güne bütün hızıyla yayılıyordu. Çember daralıyor,Çaltı beyin kişisel korkuları gerçekleşecek gibi görünüyordu.Korkunun ecele faydası yoktu,korkudan kaçınılmazdı.Ne yaparsan yap iş olacağına varıyordu.Çevre illerde yapılan fındık mitingleri,hızla yayılıyor,bu mitinglerin ayak sesleri,Çaltı bey’in işçilerinin içsel dünyalarına kadar girmeye hazırlanıyordu.

Bir gün, fındık çuvallarını, atların üzerine yükleyen “atçı” Veli, dördüncü seferi yapmanın hazırlığındaydı.

Günlerdir atlarla gide gele; atlar Veli’nin huyuna,Veli de atların huyuna aşinalık kazanmıştı.

Veli,atlara: “-Hadi aslanlarım!..” komutunu verdiğinde hemen harekete geçiyorlardı.Hadi aslanım komutundaki emir kipine aldırmadan ruhlarını okşayıcı sözlerinin söylenildiğini hayvansal sezgiyle farkına varıyorlardı.”Hadi “kelimesiyle hareket başlıyor, “aslanlarım” kelimesiyle de hareketin ivmesi daha da artıyordu…

Atların fındık bahçelerinden yükleri aldığı zaman gidecekleri istikamet belliydi. Yol güzergahlarının krokileri, belleklerine yer etmişti adeta. Kaç tane yol kıvrımından geçeceklerini biliyorlar,asfalt yola yanaştıkları zaman nasıl davranılması gerektiğinin sezgisini bile kafalarında belirgin şekilde taşıyorlardı.Arabaların korna seslerini duyduklarında küçücük kulaklarını doksan derece dikerek pür dikkat kesiliyorlardı.

Daha geçenlerde kamyon çarpması sonucu asfaltın kenarında boylu boyunca yatan hemcinslerinin yaralı haliyle karşılaşıp yavaş yavaş can çekişmekte olduklarını görünce “zınk” diye ön ayaklarıyla fren yapmışlar ve orada öylece beklemişler, acı acı kişneyerek korku ve tepkilerini belirtmeye çalışmışlardı. Yerdeki can çekişmekte olan yaralı hemcinsini koklayarak ve acı acı kişnemelerine devam ederek ölümcül vakanın vahametini böylece beyinlerine yer etmiş oldular…

Bu yüzden, tali yollardan asfalt yolun beton zeminine ayaklarının altındaki nallar değince ortaya çıkan “tak,tak,tak” diye seslerin çağrışımından tehlikeyi hemen sezinliyorlar ve ne yapmaları gerektiğini anımsamış oluyorlardı…

Veli, fındık toplama süresince atlarla olan arkadaşlığını bayağı ilerletmişti. İlk zamanlardaki acemiliklerini unutmuşlardı artık. Veli’nin konuşmalarından hemen anlıyorlardı,ne yapmaları gerektiklerini. Ya da sevecen davranıp davranmadığını da hissediyorlardı…Arkadaş,dost olmuştu onlarla…

Atlardan birinin adı: Nazlı, diğerinin ki de : Deniz’di.Çaltı bey,öyle koymuştu adlarını.

Nazlı, uysal ve sakin bir yapıya sahipti. Sahibinin her dediğini yapabilecek kadar “söz dinleyen” çocuksu mizaçtaydı.Veli,onu seveceği zaman yelesini boydan boya sıvazlayarak “-Benim Nazlı kızım,bir tanem” diye okşuyordu.Hayvan da bu sevgiye kayıtsız kalmıyor ince ince kişniyordu.

Deniz ise Nazlı’nın tam tersiydi. Hırçın, aniden kükreyen ;bu hırçınlığını da şahlanıp ön ayaklarını havada, terzinin makasın ağzını ileri geri oynatmak suretiyle yaptığı hareketi yapıyorlardı adeta...Veli, “-Çaltı bey,bu hayvanın adını Karadeniz’in azgın dalgalarından ve aniden kabaran denizinden etkilenerek koymuş olmalı herhalde…” diye düşünmeden edemezdi.

Deniz, istediği yapılmadığı zaman sinirleniyor, kızıyor ağzının kenarlarından köpükler saçıyordu, Karadeniz’in azgın dalgalarının kıyıyı döverken çıkardığı beyaz köpükler gibiydi …O anda ağzına gem vurulmamış olsa belki de Veli’nin sağlam bir tarafını bırakmayacak şekilde paramparça bile edebilecek öfkeye bürünüyordu.Yine kısa kısa kişniyor,ön ayaklarıyla toprak zemini eşelemeye çalışıyor,arada bir şahlanarak öfkelendiğini belirtmekten çekinmiyordu.Hele de yanında Nazlı olmasa Veli’nin vay başına gelecekler.O zaman tek Veli değil on Veli olsa yine çok zor olurdu Deniz’i sakinleştirmek…

Veli de bunları sezinlediği, hayvanların dünyasını iyi okuduğu için Nazlı’ya özel bir ilgi gösterir, öncelikle onun suyunu ,yemini verir ve tımarına özel bir ilgi gösterirdi.Bunları yaparken de
Deniz’e sitemli konuşmayı ihmal etmezdi:

“-Ulan Deniz, gördüm de senin gibi sevgilisinin üzerine titreyen bir hayvanı ilk kez gördüm. Nazlı için ölüp bitiyon lan…”

Sanki bu konuşmaları Deniz, anlıyormuşcasına kısa kısa kişneyerek karşılık verirdi.Bu da yetmiyormuş gibi Veli’nin yanında dilini uzunca çıkarıp dudaklarını altlı üstlü yukarı kaldırarak Nazlı’nın dudaklarını yalar, onunkiyle birleştirirdi.Deniz,Nazlı’ya sevgisini göstermekte mekan ve zaman kavramı gözetmeksizin belli etmeye hazırdı.Deniz’in dünyası,Nazlı’sıyla beraber olunca daha güzel ve daha anlamlıydı…

Nazlı’sı için kendisini nasıl deli divane etmesin ki..Yıllarca tek yaşamış,fındıkları tek başına taşımaya çalışmıştı.Bir gün sahibi neler düşündüyse bir akıllılık edip Nazlı’yı hayvan pazarında satın alıp gelmiş ahırda yanına bağlamıştı.Sahibinin,

“-Bundan sonra birlikte yaşayacaksınız,tamam mı da..” konuşmasından bir şey anlamamıştı ama iyi bir şeyler söylediğini de hissetmişti,kendi hayvansal dünyasında…

O gün Deniz, sevinçten havalara uçmuştu. Sevincinden şahlanıp şahlanıp iki ayağının üzerine yükselmiş, sahibi Çaltı bey’e teşekkürler ediyormuşcasına hareketler yapmaya çalışmıştı…Aylarca yalnız kalmanın acısını o gün Nazlı’dan çıkarmıştı.O’nun misafir falan olduğuna aldırmadan boynundan hafif hafif ısırmış,dudaklarından yalamış hatta üzerine atlayarak doğal olarak erkeksi ihtiyacını gidermekte bile aceleci davranmaktan çekinmemişti…

Nazlı,ilk önceleri Deniz’in bu aceleciliği karşısında şaşkına dönmüştü.Önceki geldiği yerlerdeki erkek atların arasında bunun gibi hırçınına rastlamamıştı.Belki de Nazlı gibi dişi atlar çok olduğundan erkek atların ilgisinden uzak kalmış,böyle hırçınını görmemişti. Arada bir kendisini rahatsız eden erkek atlar çıkıyordu ama pek aldırış ettiği de yoktu.Halbuki Deniz,öyle miydi?..Değildi…İlk karşılaştıklarında blöf yaparak Deniz’i beğenmiyormuş gibi havalara girmek istemiş,bir iki sırtını dönerek çift tekme vurmak istemişti.Sonunda Deniz’in ısrarları karşısında onun boyunduruğu altına girip erkeğinin onun olduğunu kabul etmek zorunda kalmıştı.

O’nun hırçın ve dişisini sahiplenmeye çalışan bir erkek olması da hoşuna gitmişti doğrusu…

Veli’nin,
“Duurrruunn aslanlarrımm” komutuyla hayvanlar, kendi dünyalarından sıyrılıp iki ayaklı sahibinin emrini anında yerine getirdiler…Bu komuta pek de bir anlam verememişlerdi.Sırtlarında fındık çuvallarıyla giderlerken bu komutun gelmesi pek vaki değildi.Yolun kenarında “zınk “ diye ikisi birlikte durdular.
Sahibi ile yanlarına gelen kişiler arasındaki konuşmalardan bir şeyler anlayamadılar. Sonra da dikkatlerini yolun kenarındaki yeşil otlara çevirip başlarını aşağıya doğru eğdiler.

Veli’nin yolunu kesen üç genç,

“-Yoldaş,bir dakka.Sakıncası yoksa seninle biraz konuşmamız lazım…”


(devam edecek)

(3): 1979 yılında Ünye ve Fatsa bölgesindeki siyasi olaylar etkindi.




MEVSİMLİK KÖLELER (26)



ÖYKÜ:MEVSİMLİK KÖLELER(25-26) 43473
Resmi büyük görmek için tıklayın



Veli, gençlerin uyarısından bir şey anlamamış ve sessiz kalmıştı.
Üç gençten esmer, orta boylu, bıyıkları üst dudağın üzerinden ağzına doğru sarkmış olanı:

“-Korkma yoldaş. Bizler, sizlerin haklarını korumak için bu yollardayız.”

Veli, şaşkın şaşkın,

“-Ne hakkı gardaşlar.Çalışmadan hak verilme olur mu?.Çalışalım da o zaman hakkımızı alalım, değel mi?..”

Bıyıklı olan genç,

“-Öyle de yoldaş, senin bilmediğin daha bir sürü haksızlık olmakta.Belki de sen bunun farkında değilsindir…”

Veli,biraz da safça,

“-Tamam, anladık da sizler kimlersiniz? Kendinizi bir tanıtın bakalım hele.İn misiniz,cin misiniz,değel mi?”

“-Bizler,devrimciyiz yoldaş!..”

Veli, “-Devrimciler, ne yaparlar yoldaş?”

Veli’nin bu yalın sorusu karşısında gençlerin üçü de hafifçe gülümsedi.Nasıl cevap verilmesi gerektiği konusunda biraz tereddütte kaldılar.Üçü de 18 ila 22 yaşları aralarında gösteriyorlardı.Üçünün de saçları kısa,biri hariç diğerleri bıyıksızdı.Yüzlerindeki üç dört günlük sakalları,kendileriyle ilgilenmedikleri görüntüsü veriyordu.İçlerindeki bıyıklı olanı,söze karıştı.Diğerleri de bıyıklı olanı dinliyorlar,konuşmasını kesmemeye dikkat ediyorlardı…

“-Bak yoldaş, devrimcilerin ne işler yaptığını falan anlatmadan önce şöyle yapsak nasıl olur sence?”

Veli, bıyıklının konuşmasındaki yumuşaklığından ortada kötü bir şeyler olmayacağının sezgisiyle cesaretlenerek:

“-Söyle gardaş,nasıl yapalım?Çabuk söyleyin ki ben de atları yolun kenarında boşa bekletmemiş olayım.Hayvanlar,ürkerse zabtetmesi zor olur,değel mi?...”

“-Haklısın yoldaş…Sizler,hangi fındık sahibinin işçilerisiniz.?”

“-Çaltı bey’in.”

Gençler, kısa bir süre suskun kaldılar. Düşündüler.”Kim bu Çaltı bey “diye.Gençlerden biri ileri atılarak,

“-Ben biliyorum, Çaltı bey’i. Oğlunun birinin de adam öldürmekten hapiste yatıyor olması gerek.”

Bıyıklı olanı tekrar söze karıştı,

“-Yoldaş,bizim amacımız ezilen yoksul emekçilerin ellerinden alınan ya da gereği kadar
verilmeyen haklarının kazanılması ve insanca yaşamak için mücadele etmek…Başka da bir şey yok.Bu konuları,daha geniş boyutta konuşabilmemiz için diğer işçilerle bir araya gelelim.Hem tanışmış,hem de sohbet etmiş oluruz…”

Veli, gayri ihtiyari,

“-Yapalım abi.”

Bıyıklı olan genç,

“-O zaman sizin işçi liderine haber ver,öncelikle onunla buluşalım.Sahi sizin lideriniz kim ki?..”

“-İlyas isimli bir arkadaş.”

“-Sen O’na selamlarımı söyle.Bir gün sonra vakit tam bu zamanlar.Saat,şimdi kaç?…Saat öğleden sonra iki öyle mi.Tamam.Bu saatte burada işçi liderinizle konuşalım.O’nunla da konuları geniş boyutuyla konuşuruz,tartışırız.Şimdi başka yerdeki diğer emekçilerle buluşmaya gideceğiz.Yoksa liderinizi elimizle koymuş gibi bulurduk…Tamam mı yoldaş.Şimdilik hadi sana kolay gelsin.”

Veli, biraz heyecanlanmıştı.Önemli bir şeylerin dönmekte olduğunu hissetti.

“-Olur gardaşlar,söylerim.”

“-İşçi yoldaşlara da bol bol selamlarımızı iletiver,sana zahmet.”

Veli, üç gençten ayrıldığında bin türlü kuşku içerisinde atların peşinden yürüyor,konuşulanlara anlam veremiyordu.Bu yaşına kadar ilk kez duyuyordu “ devrimci,yoldaş,emekçi “kavramlarını.

“-Allah Allah bu işte bir iş var ama hadi hayırlısı “ diye düşündü…

Çember, iyice daralmış,ateş bacayı sarmıştı.Çaltı beyin fındık bahçesine giren başka bir grup genç,”lak lak Yakup’un”çalıştığı fındık ocağında toplamış oldukları dört işçiyle konuşmalarını sürdürüyorlardı.Konuşmalar,lak lak Yakup’un mantığına yatıyordu.Her ileriye atılan fikrin karşı tezini vermeden kabul ettiğini belirten “tamam,olur,hayhay,yapalım” diyerek işin kolayını seçen mizacını ortaya koyuyordu.

Nereden geldikleri belli olmayan ,fındık bahçelerine sızan gençler,kendilerine özgü siyasi ideolojilerini işçiler üzerine empoze etmeye çalışıyorlardı…Sabırsızdılar.Etrafta farklı rüzgarların esmekte olduğu aşikardı..

Veli,fındık çuvallarını atların sırtından indirip meydandaki boşluğa boşaltarak, elindeki kürekle etrafa yaymaya çalıştı.Atları biraz dinlendirip,hayvanların su ihtiyaçlarını karşılamak için kovalara su doldurarak önlerine koydu.Hayvanlar,sudan kana kana içerek susuzluklarını giderdiler…Veli, bir ara Çaltı bey’i görür gibi oldu.Bugün olup bitenleri O’na aktarmayı düşünmüşken son anda vaz geçti.

“Ne olur,ne olmaz,ben yine de ilk önce İlyas’a durumu aktarayım” diye kendi kendine karar verdi…

Temmuz sıcağı,bütün kavurucu etkisiyle kendisini hissettirmeye başlamıştı.Öğleden sonraları insanı bunaltan hava,daha da ağırlaşıyordu.İşçiler,sıcağın yakıcı,kavurucu etkisinden korunmak için fındık dallarının gölgesinden yararlanıyorlar,güneşe kendilerini göstermemeye çalışıyorlardı…

Veli,fındık bahçesine döndüğünde atları serbest bırakarak ilk işi İlyas’ı arayıp bulmak ve bugün olup bitenleri,O’na aktarmak olacaktı.Öyle düşünüyordu.

Sırtında çuvallarla yavaş yavaş yürüyen “çuvalcıya” rastladı.

“-Kardeş,İlyas’ı gördün mü?”

“-Ne var Veli kardeş,ne oldu ki,hayırdır..”

“-Yaramaz bir şey yok,kardeş.Az işim var.”
Çuvalcı,

“-İlyas,biraz ilerde arkadaşlarla fındık topluyor. Sohbet de ediyorlar ve şakalaşıyorlardı…”

“-Tamam,sağolasın..”

Veli,çuvalcının tarif ettiği istikamette İlyas’ı buldu.

“-İlyas abi,bir dakka gelir misin ?”diye seslendiğinde İlyas’la göz göze geldiler.


İlyas,Veli’nin yanına yanaştı.Elini,omuzlarına koyarak,

“-Buyur Veli kardeş,inşallah iyi haberler verirsin…”


(devamedecek)

Ayhan Sarıkaya

Mesaj Sayısı : 207
Kayıt tarihi : 24/07/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz